Geçen hafta İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye meclisindeki toplantılar hararetli konuşmalara sahne oldu.
Malum, iki kentte de lokal iktidarı CHP elinde tutuyor.
AK Parti’nin İstanbul’daki küme başkanvekilliğini Esenler Belediye Lideri Tevfik Göksu, başkentte ise Mamak Belediye Lideri Murat Köse yürütüyor.
Köse, cuma günü mecliste Yavaş’ın bütçeyi hoyratça harcadığını, ihalelerde rekabet kurallarını hiçe sayarak, haksız kar sağladığını ileri sürdü.
Şu bahtın işine bakın ki…
Aynı hafta Mamak Belediyesi, Ali Kuşçu Gök Bilim Merkezi’ndeki yangından dolayı, inşaatın tamamlama işini alan AK Parti Mamak İlçe Lideri Erhan Sarıgöl‘ün şirketine dava açtı.
Mamak Belediyesi’nin itiraf niteliğindeki dava dilekçesine nazaran…
Hem kayırmacılık yapılarak, haksız yarar sağlandı.
Hem milletin parası hoyratça harcandı.
Nasıl mı?
Köse’nin yardımcısıydı
Mamak Belediyesi, 2012’de Ali Kuşçu Gök Bilim Merkezi kurmaya karar verdi. Üç yıl sonra müteahhit geri çekilince inşaat yarım kaldı. Belediye, 25 Ocak 2015’te Erhan Sarıgöl’ün ortağı olduğu İstanka İnşaat Mühendislik Müşavirlik Proje Nakliyat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Şirketi ile 1.669.592 TL’ye mukavele imzaladı.
Sarıgöl, o tarihte AK Parti Ankara Vilayet İdare Heyeti üyesiydi.
2019’da Ankara büyükşehir ve Mamak belediyesi meclis üyeliğine seçildi.
Bir yıl sonra Mamak Belediye Lider Yardımcısı oldu.
Ardından AK Parti Mamak İlçe Başkanlığı’na atandı.
İhbardan 26 gün sonra
Bu ortada, 24 milyon TL’ye mal edilen Ali Kuşçu Gök Bilim Merkezi, 2017’de açıldı.
Bir vatandaş 8 Ekim 2019’da Cumhurbaşkanlığı İrtibat Merkezi’ne şu ihbarda bulundu:
“Ali Kuşçu Gök Bilim Merkezi’nin bulunduğu parkta uyuşturucu ve alkol kullananlar yer almaktadır. Parkın güvenliği yok. Halk bu şahıslarca rahatsız edilmektedir. Ziyaretçiler ve öğrenciler rahatsızdır. İvedilikle parka güvenlik ve bekçi verilmelidir.”
Uyarıya karşın ne tedbir alındı ne de bekçi atandı.
Ali Kuşçu Gök Bilim Merkezi, 3 Kasım 2019’da çatıda ateş yakan üç çocuğun neden olduğu yangında küle döndü.
Belediye dört şirkete faturayı kesti
Ankara 2. Çocuk Mahkemesi’nde iki çocuğa dava açıldı. Belediye, ziyanı çocuklardan karşılayamayacağını anlayınca AK Parti İlçe Lideri Sarıgöl’ün sahibi olduğu İskanta da dahil olmak üzere dört şirkete 8 Nisan günü Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alacak davası açtı.
Dilekçede, şirketlere şu suçlamalar yöneltildi:
“Yangının çok süratli büyümesinde ve durdurulamamasındaki en büyük etkenin binanın inşaatı ile inşaatında kullanılan materyallerin standartlara uygun kullanılmaması olduğunu düşünmekteyiz. Kullanılan materyaller ve inşaat imalinin teknik şartnamelere uymaması nedeniyle dava zorunluluğumuz doğmuştur.”
Sarıgöl de belediyeyi suçluyor
Dün AK Parti Mamak İlçe Lideri Sarıgöl’ü aradım.
Standart dışı gereç argümanını sordum.
Şunları söyledi:
“Her materyalin oluru alınır. Olur almadan mutlaka kullanmayız. Zati kompozit materyal Türkiye’nin birçok yerinde kullanılıyor. Kamuda yapılan işin standartları belirlidir. Bu standartlara nazaran yapılmıştır.”
Sarıgöl, “Belediye kendince savunma yapıyor. Bir sorumluluk var. O sorumluluğu paylaşmak istiyor” dedi.
Solda İlçe Lideri Sarıgöl, sağda Mamak Belediye Lideri Murat Köse
Yazık değil mi?
Mamak Belediye Lideri Murat Köse, geçen hafta Yavaş’ı neyle suçlamıştı?
Rekabet kurallarını hiçe sayarak, kayırmacılıkla yapmakla…
Oysaki bu, Mamak’ta oldu.
Ali Kuşçu Gök Bilim Merkezi inşaatının tamamlama ihalesi, o yıl AK Parti Ankara Vilayet İdare Konseyi üyesi olan, sonradan Köse’nin yardımcılığına getirilen, artık de Mamak İlçe Başkanlığına atanan Sarıgöl’ün şirketine verildi.
Köse’nin yönelttiği başka suçlama ise belediye bütçesinin hoyratça kullanılmasıydı.
24 milyon TL’ye mal edilen Ali Kuşçu Gök Bilim Merkezi, ikazlara karşın uyuşturucu ve alkol bağımlılarına terk edilerek, küle çevrildi.
Asıl, bu da Mamak’ta oldu.
Yavaş’ı şu sözlerle eleştirmişti, Köse:
“Milletin parasını nasıl bu türlü hoyratça harcadın? Yazık değil mi?”
Yazık…
Gerçekten yazık!
Altaylı’nın Büyükelçi ile cezaevinde yaptığı görüşme yasadışı dinlenmiş
Casusluk ve FETÖ üyeliğinden 23 yıl 4 ay mahpus cezasına çarptırılan eski istihbaratçı Enver Altaylı’nın cezaevindeki açık görüşlerinin dinlendiği ortaya çıktı.
Dinlenenler ortasında Altaylı’nın birinci derece yakınları da var.
Dinlemeye ait resmi evrak, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Altaylı Dava belgesine girdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Kabahatleri Soruşturma Ofisi’nden 14 Haziran 2018’de MİT’e gönderilen evrakta şu tabirler yer alıyor:
Ancak dökümleri dava evrakına konmadı.
Altaylı’nın kızı ve avukatı Dilara Yılmaz’ın talebiyle mahkeme, tutanakları Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden istedi. Cezaevi yönetimi, dökümleri göndermedi. Avukat Yılmaz, idareyi Ankara Batı 1. İnfaz Hakimliği’ne şikayet etti.
Cezaevi yönetiminden hakimliğe verilen cevapta 16 Mayıs 2018’de Alman diplomatik temsilcisi Ulrich Nobert Mier-Tech ve büyükelçilik vazifelisi Şahin Güler’in, 30 Mayıs 2018’de Büyükelçi Erdmann ve tercüman Sedanaz İşoğlu’nun Alman vatandaşı olan Altaylı’yı cezaevinde ziyaret ettiği bildirildi. Lakin açık görüş alanındaki görüşmenin ses kaydının yapılmadığı ve tutanağa dökülmediği savunuldu.
Yanıtta şöyle denildi:
“Görüşmelerin sesli olarak kayıt altına alınması ve dökümlerinin çıkartılmasının mümkün olmadığı anlaşılmış olup ses kayıtları ve dökümleri bulunmayan görüşmelerin kurumumuz tarafından kayda alındığı ve savcılık ile paylaşıldığı konusundaki savlar gerçeği yansıtmamaktadır.”
İnfaz hakimliğinin 22 Kasım 2021’de verdiği kararda, “Görüşmelerin kanuna muhalif halde kayıt altına alınarak, dökümün yapıldığına kanaat getiriliyorsa bu süreci yapanlar açısından şikayette bulunulabileceği” tabir edildi.
Cezaevi yönetimi “Kaydetmedim ve dökümünü yapmadım” dese de…
Dosyada 14 Haziran 2018 tarihli evrak var.
Açık görüşteki konuşmayı yönetim dinlemediyse kim dinlemiş olabilir?
Diplomatik ve türel skandalın bir izahı…
Bir sorumlusu olmalı.
Gelecek Partisi, Uysal’ın düzeltmesini kâfi bulmadı
Dün gece Gelecek Partisi başkanı Ahmet Davutoğlu’nun cep telefonu çaldı.
Arayan, CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu idi.
Kılıçdaroğlu, bugün Demokrat Parti önderi Gültekin Uysal ile yapacakları görüşmeden bahsetti. Uysal’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı için attığı “20 yıllık AKP iktidarında sorumluluğa ortak olmamış olmak” halindeki tweetini hatırlatarak, “Biliyorum, bu türlü bir gelişme oldu. Yarın görüşeceğiz. Bana söyleyeceğiz bir şey var mı?” dedi. Gece telefonu biraz da Davutoğlu’nun gönlünü almak içindi.
Çünkü Davutoğlu, Uysal’ın tweeti karşısında şok olmuştu. Yakın etrafına “CHP’nin de bir şeyler söylemesi gerekmez mi?” demiş ve içerlediğini aşikâr etmişti. Kılıçdaroğlu, Hoca’nın kırgınlığını duymuş olmalı ki, gece yarısı telefon açtı. Dünkü görüşmede Davutoğlu, “Doğrusu, üzüldüm. Bu işin muhatabı başkanlardır. Biz bir uzlaşma iklimi oluştururken, beğenilen olmadı” dedi.
Öğrendiğim kadarıyla Gelecek Partisi, Uysal’ın düzeltmesini kâfi bulmadı.
Uysal, bugün Kılıçdaroğlu ve Temel Karamollaoğlu’nu, yarın Ali Babacan’ı, çarşamba günü Meral Akşener ve Davutoğlu’nu ziyaret edecek.
Bu ziyaretler hasarı onarır diye düşünüyorum.
