Turgut Özal’ın oğlu, 21’nci Devir Malatya Milletvekili Ahmet Özal, 20 yıl ortanın akabinde siyasete geri döndü. Özal, 1998 yılında Süleyman Yağcıoğlu’nun kurduğu Birinci Parti’nin isminin Tek Parti olarak değiştirildiği 3 Nisan’daki “sessiz” kongrede partinin yeni genel lideri oldu.
Yılların akabinde siyaset sahnesine dönüş nedenini anlatan Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal‘ın oğlu, bilhassa iktisat alanında yaşanan krize karşı adımlar atacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lisana getirdiği, “Faiz sebep enflasyon sonuç” tezini dünyanın hiçbir yerinde görmediğini belirten Özal, “Dünyadan koptuk üzere geliyor bana. Ben neler yapılacağını biliyorum. Babamla geçirdiğim 10 sene 10 okul eder. Bunları gündeme getireceğim” dedi.
‘Artık mevki makam kederinde değilim’
Uzun mühlet siyasetten uzak kaldığını belirten Özal, “Bizim arkadaşımız Süleyman Yağcıoğlu’nun kurduğu Birinci Parti vardı. O da ısrar ediyordu. Sonra baktım. ‘Gerçekten Türkiye’de yapılması gereken şeyler var, yazık oluyor bu ülkeye’ diyerek ben de kabul ettim, partinin başına sessizce geçtik. Partinin ismini da Tek Parti yaptık” sözlerini kullandı.
‘Mevki makam kaygısında değilim’
Özal, “Tekrar siyasete dönme nedeniniz nedir?” sorumuza ise, “Ben 1999’da bağımsız olarak Malatya’dan milletvekili seçildim. Milletvekilliğini de Başbakanlık Köşkü’nü de Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü de gördüm. Ben artık mevki makam kederinde değilim. Fakat ülkemizin şu an geldiği ekonomik ve siyasi durumu, toplumun geldiği noktayı görünce benim de bir şeylere katkım olabileceğini düşündüğüm için, vicdanen rahatlamam lazım diye döndüm” diye karşılık verdi.
‘Hiçbir ittifakta olmayı düşünmüyorum’
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumun aksiliğine dikkat çeken Özal, “Tek Parti mevcut iktidarın karşısında bir siyaset mi benimseyecek?” sorumuzu, “Ben hiçbir ittifakın içerisinde değilim. Şu anda hiçbir ittifakta olmayı düşünmüyorum. Doğu seyahatleri yaptım. Oradan da çok talep gördüm. Beşerler, ‘Ne olur Ahmet Beyefendi bir şeyler yapın’ diye bana çok geldiler. Ben hiçbir siyasi partiyle birlikte değilim. Ben iktisatçıyım. IMF’de çalıştım, New York’ta Londra’da bankacılık yaptım. En kıymetlisi babamla 10 sene çalıştım. İç ve dış politikayı gördüm, birçok şeyi öğrendim. Ben artık ülkem için bu öğrendiklerimi kullanmak istiyorum” diye yanıtladı.
‘Siyasetten uzak durduğunu fakat bugün bir şey yapmazsa vicdanen rahat hissetmeyeceğini’ söyleyen Özal, “En azından vicdanen rahatlamam için bu ülkede bir şeyler yapmak istiyorum. Başarılı olurum olamam o çok değerli değil temelinde. En azından kendim rahatlamış olurum. Halkıma karşı vicdanen rahatlamak istiyorum” dedi.
‘Ekonomi yüklü bir takım kuracağım’
Kuracağı takımın iktisat yüklü olacağını belirten Özal, “Siyaset sahnesine tekrar çıkacaksınız. Tek Parti nasıl bir siyasi telaffuz benimseyecek?” sorusuna ait, “Benim kurduğum ve kuracağım takım iktisat yüklü. Merkez Bankası’ndan, Hazine’den, Dünya Bankası’ndan oluşan bürokrat bir takım. Ben eski siyasetçilerden, milletvekili ve bakanlardan bir takım kurmuyorum. Büsbütün iktisat yüklü ve Türkiye nasıl düzlüğe çıkar üzerine ağırlaşıyoruz. Rahmetlinin (Turgut Özal) söylediği üç şey vardı: ‘Serbest niyet, özgür piyasa, din ve vicdan hürriyeti.’ Biz de bunların üzerinden gidiyoruz. Halkın durumu satın alma gücü olarak çok berbat. Ben iktidarda olsam yüzde 100-150 ortasında emekliye, memura artırım yaparım. Bunlar merhum Özal devrinde yapıldı. Vatandaşı keyifli ve mutlu etmezsen üretkenlik bekleyemezsin. Ekonomik kriz var ve bu türlü giderse daha da makus olur” sözlerini kullandı.
Duvar’dan Serkan Alan‘ın haberine nazaran, iktidarın muhalefete yönelik bakış açısını hatırlattığımız Özal’a, “İktidarın olumsuz bakış açısının size de yönelmesi üzere bir çekinceniz var mı? Korku ya da endişe duyuyor musunuz?” diye sorduk. “Benim hiç kimseden çekincem yok, çekinecek bir şeyim de yok. Ben doğruları söylerim, beğenirler, beğenmezler” tabirlerini kullanan Özal kelamlarını şöyle noktaladı:
“ ‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ teorisi sayın cumhurbaşkanımızın teorisi. Ben iktisat okudum, dünyanın her yerinde çalıştım bu türlü bir teoriye rastlamadım. Merkez Bankası faizleri indirdi, enflasyon çıktı. Zıddı olması gerekiyordu. Demek ki bu teorinin daha fazla test edilmesi yanlışsız değil. Rusya’da Ukrayna savaşından itibaren Rus rublesi yüzde 60 paha kaybetti. Rusya faizleri çıkarınca ruble geri yerine geldi. İktisatta sihirli değnek yok, kurallar var ve bilimsel hareket etmek lazım. ABD Merkez Bankası faiz artırmaya başladı. Beş kere daha faiz artıracak. Katar dahil faiz artırıyor, biz sabit tutuyoruz. Bunlar hakikat değil. Dünyadan koptuk üzere geliyor bana. Biraz bunların düzelmesi, anlatılması lazım. Ben neler yapılacağını biliyorum. Babamla geçirdiğim 10 sene 10 okul eder. Bunları gündeme getireceğim. Yanlış siyasetlerden dönülmezse Venezüela ile yarışır hale geliriz”
