Konser izlemeyeli, bir tiyatroya gitmeyeli, bir sineması sinemada seyretmeyeli hayli oldu…
Pandemi ve memleketin gündemi bizi uygun şeylerden alıkoydu ne yazık ki…
Gitmedikçe çoraklaştık, izlemedikçe mutsuzlaştık…
Tam da bu zinciri kırmak için AKM’nin programına baktım ve ‘Bahara Merhaba Konseri’ni gördüm…
“Ah” dedim, “Tamam işte, bahar yeni başlangıç vakti değil mi esasen…”
Hele ki programın altında yazan o yazı: “Değerli sanatseverlerimiz, sizi bir saatliğine öbür bir dünyaya götürmek istiyoruz. Gittiğiniz yerde telefonlarınıza gereksiniminiz olmayacak!”
İşte tam da istediğim buydu…
Orkestra şefi Charles Olivieri-Munroe‘nun idaresinde, içimden “İyi ki geldim, yeterli ki” dediğim şahane bir konser izledim.
Charles Olivieri-Munroe, 2015 yılından beri Cracow Filarmoni Orkestrası’nın sanat direktörü ve daimi orkestra şefi, Kuzey Çek Filarmoni Orkestrası’nın 1997 yılından beri müzik yöneticisi; 2013 yılından beri ise onursal şefi ve Almanya’da Thürringen Filarmoni’nin 2019 yılından beri birinci konuk şefi olarak çalışmalarını sürdürüyor.
Malta’da doğmuş, Kanada’da büyümüş, Çekoslovakya’da Otakar Trhlik ile Brno’daki Janacek Müzik Akademisi’nde çalışmak üzere üç Kanada devlet bursu kazanmış.
Ünü, standart repertuarına ek olarak yenilikçi program yaklaşımıyla artmış.
***
Kemanda yeniden bir usta; Tuncay Yılmaz vardı. Andre Gertler keman ekolünün günümüz temsilcilerinden… Birinci resitalini Fazıl Say ile vermiş. Harikulade bir eğitimi var, 1996’dan bu yana da Kültür Bakanlığı Keman Solist Sanatkarı olarak çalışıyor. İlgilenenler için çabucak söyleyelim; Sanatçı, 1731-Venedig, Petrus Paulus Devitor‚ Red Diamond kemanıyla çalıyor.
Konser Mozart ile başladı… Sonra Fransız bestekar Massenet’in, Anatole France isimli Fransız müellifin romanından esinle bestelediği Thais Operası’nın, kendisinden daha ünlü olan ve sevilen kısmı “Orkestra ve Keman için Meditasyon” ile devam etti.
Sırada… 1935 yılında Carlos Gardel tarafından bestelenip kelamları Alfredo le Pera tarafından kaleme alınan “Por una Cabeza” vardı… Tango, direktör Steven Spielberg’in “Schindler’in Listesi” ve James Cameron’ın “Gerçek Yalanlar” sinemalarında de yer almış lakin Martin Brest’in 1992 yılında çektiği “Kadın Kokusu” sinemasının, Al Pacino’nun oyunculuğuyla devleşen tıpkı isimli unutulmaz tangosu olarak zihinlere kazınmıştı.
Sonra Nigel John Hess, Fritz Kreisler ve Pyotr Ilyich Tchaikovsky…
İzleyiciye gelince, gençlerin ilgisi oldukça yüksekti… Klasik müziğe bu ilgi beni keyifli etti… Geçen kış Zeynep Miraç‘ın Metin Akpınar ile sohbetini izlediğimde de şaşırmıştım, sahnede değil lakin dijitalde Metin Akpınar’ın tüm oyunlarını, sinemalarını izlemişlerdi…
Hem konser hem seyircinin hoşluğu beni ılık bahar akşamında mest etti, tam bir ‘Bahara Merhaba’ konseri oldu… Emeği geçen herkesi tebrik ederim…
