HDP Küme Başkanvekili Meral Danış Beştaş, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Beştaş, şunları söyledi:
‘Neyin umurlarında olmadığını öğrenmiş olduk’
(Erdoğan’ın doktorlara yönelik ‘gidiyorlarsa gitsinler’ sözleri) Neresinden tutulur bilmiyorum. Bu açıklama ile aslında Cumhurbaşkanı’nın ve iktidarının, küçük ortağı ile bir arada umurlarında neyin olmadığını öğrenmiş olduk. Toplum sıhhati, halk sıhhati, tedavi edilme hakkı, hastanede liyakati yeterli olan bilimsel olarak en ileri tekniklerin kullanılabileceği bir ortam yerine ‘yeni bitiren sıhhat işçilerini istihdam ederiz’ diyor. Elbet, burada kıymetli olan sıhhat işçilerinin bir ülkedeki rolleridir. Bu kelamlar hem sıhhat hakkına hem de vatandaşın sıhhatinin hiç değerli olmadığı gerçeğini iktidar nezdinde bir kere daha ortaya koymuştur…Onların gereksinimi olan şey çokça para, müteahhitler, zenginler, beşli çeteler…Sağlık işçileri Türkiye’nin onurudur, yüz akıdır. Ve iki günlük bir iş bırakma aksiyonuna gidiyorlar. Biz bu kararlarını hürmet ile karşılıyoruz. Yanlarındayız. Kapıyı gösterenler gidecek ve kendileri burada kalacak. Ve daima birlikte yaşayacağız. 14 Mart’ı gerçek bir bayram olarak kutlayacağımız günlere diyerek 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum.
‘Rüzgâr nereye dönerse AKP iktidarının da yüzü oraya dönüyor’
Ukrayna Rusya savaşı dünyanın gündeminde tabi ki Türkiye’nin de gündeminde. Ve bu savaşla birlikte iktidarın bir yüzünü daha gördük… Rüzgâr gülü üzere bir dış siyaset izliyorlar sahiden. Rüzgâr nereye dönerse AKP iktidarının da yüzü oraya dönüyor. Niçin bunu söylüyorum. Erdoğan bu orta barış sever kesilmiş. Hayret ediyorum nitekim, konuşmalarını dinlerken. Yani müzakereci rolüne bürünmüş. Ukrayna Rusya savaşı ortasında, savaşı bitirmek, tahlil, barış kelamları kuruyor. Fakat gelin bakın ki içeride tam bir savaş propagandası yürütüyor. Kendi yurttaşına karşı, Kürtlere karşı içeride dışarıda düşmanlığını her yerde sürdürüyor. Yani barış savunucusu üzere görünmesi işte bu rüzgâr gülü problemi. Bu orta moda oldu. Herkes otursunlar, konuşsunlar, müzakere etsinler derken onlarda bunu güya halk yutacak, sahiden Erdoğan barış severmiş üzere kabul edecek diye garip bir hezeyanla bunu yapıyorlar. Tabi ki biz barışı savunuyoruz… lakin bunun istikrarlı ve herkes için barış istemenin değerini bu husustaki siyasetin ne kadar bedelli olduğunu da birinci elden söylemek istiyorum. Sürdürülebilir bir barış siyaseti lazım bu ülkeye hem içeri de hem dışarıda ve halkların eşit onurlu bir halde hayatını savunmak HDP’nin temel prensibi ve siyasetidir.
‘Büyük bir ikiyüzlülük’
Geçen hafta İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Erdoğan ile görüştü. Elbette biz HDP olarak İsrail’le diplomatik bağlara karşı değiliz. Bilhassa bu alakaların başta Filistin halkı olmak üzere bütün Orta Doğu halklarının faydasına olmasını isteriz. Fakat şunu biliyoruz ki AKP iktidarı 10 yıldan uzun bir müddettir İsrail-Filistin çatışmasını iç siyasete gereç etmekten de geri durmuyor. Antisemitizmi körüklediği üzere Filistinlilerin kendi topraklarında özgürce yaşaması için bir katkı yapmaktan da uzaktır politikaları… Bu görüşmede en dikkat çeken şey Nazım Hikmet’in ‘Yaşamaya Dair’ şiirinin okunmasıydı. İçler acısı bir durum. Gerçekten insan dinlerken bile Filistinlilerin zeytin ağaçlarının nasıl talan edildiğini ve Afrin’deki zeytinliklere yönelik uygulamayı, Türkiye’ye getirilmesini de düşünmeden edemiyoruz tabi… Zeytin ağacı olağanda barışın sembolüdür… Bu yüzyılda ise talanın, işgalin sembolü oldu maalesef. Ve bu işgaller Filistin’de olduğu üzere Kürt coğrafyasında da ‘zeytin dalı’ üzere isimler konularak devam ettiriliyor. Ne oldu? Afrin zeytinliklerini talan eden Erdoğan şiiri dinledi. Filistin zeytinliklerini talan eden Herzog ise şiiri okudu. Biz yapılana mı bakalım söylenene mi bakalım. Tabi ki yapılanı görüyoruz. Ve bunun ne kadar büyük bir ikiyüzlülük olduğunu da bu vesile ile tabir etmiş olayım.
‘Talebimiz İsrail Devleti’nin bir an evvel Filistin halkı ve topraklarına yönelik ağır ablukayı sonlandırması’
Erdoğan Dış İşleri Bakanı’nı da Filistin’e göndereceğini ilan etti. Biliyorsunuz 10 yıldan fazla bir müddettir Gazze’ye gideceğim diyor. Kendisi gidemedi ve bu müddette Filistin halkı daha çok acı çekti. Evet gösterinize alet ettiğiniz topraklarda Filistinliler ölmeye devam ediyor. Beşerler göçe zorlanıyor ve tutuklanıyor. Biz HDP olarak İsrail ve Filistin halklarının özgürlüklerinin ve geleceklerinin birbirine bağlı olduğunu düşünüyoruz… Tıpkı Türkiye’de yaşayan Kürt halkının ve başka Türk halkıyla birlikte öbür halkların özgürlüklerinin ve hayatlarının birbirine bağlı olduğu üzere. Bizim temennimiz ve talebimiz İsrail Devleti’nin bir an evvel Filistin halkı ve topraklarına yönelik ağır ablukayı sonlandırması ve dünyanın gözü önünde şeffaf bir formda BM’nin tahlil tezi olan 1967 öncesi hudutlarını temel alarak barışa talih vermeleri istikametindedir.
‘Elektrik faturalarına karşı tek bir tahlil var, kamulaştırma yapılması’
‘AKP bir seçim iktisadı yaratıyor’
Hakikaten bu ekonomik buhrana karşı tavırları şunu düşünmeye sevk ediyor ve ben inanıyorum buna. AKP bir seçim iktisadı yaratıyor bence. Bir finans stoku yapıyor. Zira, bu kadar talebe bu kadar açlık ve yoksulluğa karşın hala bu talepler karşılanmıyorsa bu stoku önümüzdeki seçimlerde kullanmak üzere bir hazırlık yaptığını söylemek hiç de uzak bir ihtimal değil.
‘Bu bir siyasi rüşvet’
Tamamen kendi bekalarını sağlamak için hazırlanan bir teklif. İttifaklara karşı bir atılım bu, tıpkı vakitte. Millet İttifakı ve öteki ittifaklara karşı temel bir atılım. Ve demokratik bir teklif değil her şeyden evvel. Evet, bu teklif ‘yeniliyoruz, düşüş halindeyiz’ demenin ismi. Bir itiraf birebir vakitte. Ve bu gidişlerini tabi ki hiçbir kanun teklifi kurtaramayacak. Çatlak o kadar büyük ki boyalarla yamalarla kapatamayacaksınız. Biliyorsunuz seçim barajı, ‘Kürtler Meclis’e girmesin’ diye konuldu. HDP, 2015’te bütün barajları yerle bir edince, barajları aşınca artık artık baraj orada kalıyor. Kimin aleyhine kalıyor? Küçük ortağın aleyhine kalıyor. Onu kurtarmak için bir teklif. Bu bir siyasi rüşvet tıpkı vakitte. Zira, bütün anketler istatistikler MHP’nin baraj altında olduğunu görüyor.
‘Milletvekili seçimlerinde ittifak, teklif ile sonlandırılıyor, fakat cumhurbaşkanlığı seçimi için ittifak devam ediyor’
Uzunca müddettir gündemde, bir türlü getirilemiyordu. İki parti dışında kimseye tek bir görüş sorulmadı. Burada dikkat çeken ikinci husus var. İttifakları bitirdiler… Bu şu demek, yalnızca ittifaktaki partiler için yüzde 7 barajı kaldırılmış oldu. Genel baraj kaldırılmış oldu. Fakat içinde diyelim ki küçük bir oy aldı ve ‘artık oy’ ile milletvekili çıkarabilecek artık onu çıkaramıyor. Oylar direkt partilere gidilecek. Her partinin oyu kendisi hesabına yazılacak. Ve milletvekili seçimlerinde ittifak resmen bu teklif ile sonlandırılıyor. Fakat Cumhurbaşkanlığı seçimi için ittifak devam ediyor… Vilayet ve ilçe seçim heyetleri kura ile belirlenecek… Kendi atadıkları AKP devrindeki yargıçların kuradan çıkma talihi artıyor.”
