TBMM Genel Kurulu’nda Hazineye İlişkin Taşınmaz Malların Kıymetlendirilmesi ve KDV Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifinin görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul’da kelam alan Gözü pek, şunları söyledi:
“Son torbada ikinci husustan doktorlar çıktı tekrar. Kontratlı tabiplerin gelirlerini hür meslek geliri olarak vergilendirilmesini teklif ediyorsunuz. Özel hastanelerin menfaatini koruyan bir sistemi yasal garanti altına alıyorsunuz aslında. Sıhhat Bakanımız özel hastane işletmecisi. Olabilir. Diyebilir ki işte ‘bunu yapacağım.’ Çıkıp da bunu tabipler üzerinden doktorlara bir yeterlilik yapıyormuş üzere göstermenizi anlamıyoruz. Çıkın ‘özel hastane sahipleri de vatan evladı onlar için bir düzenleme yapıyoruz’ deyin. Doğrusu bu. Özel hastanelere vergide indirim doktorlara de yeni bir bindirim demek aslında bu. Asıl meseleleri duruyor doktorların. Siz elbise yok düğme seçmeye başlamışsınız. Düğme dikiyorsunuz. Geçim sıkıntısına düşürdünüz sıhhat çalışanlarının tümünü. Kaçıyorlar ülkeden. Birinci en değerli nokta bu tabiplerle alakalı.
‘Yamalı kumaş dikiş tutmaz‘
Geçim kaygısı demişken vatandaşın kederi geçim sizinki seçim. Geçen hafta bir kanun geçirdiniz. Bu aslında Cumhuriyet tarihimiz boyunca demokrasi ismi altında demokrasiye vurulan neşterler serisinde en önde yer alacak maddelerden bir adedidir. Ve şöyle oluyor; siz vücudunuz küçüldükçe kendinize uygun hale getiriyorsunuz kanunları. Ancak terziler çok uygun bilir. Yamalı kumaş dikiş tutmaz. Ve inancın söküğü dikiş tutmaz.
‘Hükümet, palavra hükümeti olmuş’
Nerden mi biliyorum. Geçen hafta Ümraniye’deydik. Bir koca ana cadde, cumartesi günü çalışıyoruz, esnaf gezdik. Terk edilmiş üzereydi. İn yok cin yok sokaklarda. Dükkanların ışıkları kapatılmış, ampuller söndürülmüş. Isıtıcılar kapatılmış, esnaf karanlıkta oturuyor. Ve elektriğe, doğalgaza, mazota, besine suya ne varsa gelen artırımlarla beli bükülmüş, tükenmiş artık adeta esnaf. Umutsuz, yüzler asık. Ve bir dükkâna girdik iki çocuklu bir bayan esnaf, üst üste kat kat giymişler. Paltolar üstlerinde, ışıklar kapalı. Dedim ki ‘ne yapıyorsunuz?’ ‘Valla çocuklar üşümesin diye, iki tane de çocuğu var, daima raflardan gereç götürtüp getirtiyorum ki ısınlar’ dedi. Bir esnafa girdik, tabelayı sökmüş ‘1 liram yok ki bu tabelaya vergi ödeyecek, borç batak’ dedi. Ümraniye’de oluyor bu. Çok güçlü oy aldığınız bir semtten bahsediyorum. Ve güya yanmış yıkılmış savaş sonrası üzereydi ortam. O denli bir sessizlik ve yüzlerde asık. Zira akşam olmuş bir kuruş girmemiş esnafın cebine. Dağ olmuş sıkıntılar, dinledik dinledik geliyorum da oradan biliyorum. Ne diyordu 3 dükkândan 2’si biliyor musunuz? Ben hiç sormadığım halde, kime oy vereceksiniz, oy konuşmadığım halde. “İktidara oy verdim fakat bize palavra söylemişler vekilim” diyordu. Ve hükümet, palavra hükümeti olmuş.
‘Bu hükümet artık bir dolan hükümetidir’
Bir öbür örnek. Geçtiğimiz günlerde Şarkikaraağaç’ımızın Kıyakdede köyündeydim. Kadınlarımızla bir meskende oturduk, bayanlar çok sıkıntılı. Günlük yevmiyeden dönemde çilekten para kazanıyorlar. Ceplerine ayda ortalama 700-800 lira falan kalıyor. Eşleri fakat Beyşehir’de saz kesmeye gidiyorlar şayet bulurlarsa o da ‘pek yok’ diyorlar. Alsa da oradan ne olacak, o da o kadar alsa 1000-1500 (lira) geçecek eline, geçinmek imkânsız hale gelmiş. Lakin dediler ki bizi boş ver, sen şunlara yardım et. ‘Kim onlar’ dedim. Bir bayan kardeşim. Genç bir bayan, ‘benim meskeni görmeniz lazım, burada anlatamam’ dedi. Kalktık meskenine gittik. Ve bir merdivenin altında çamurlar içerisinde gidene kadar dizlerimize kadar çamura bulanarak gittik. Bir merdivenin altında iki oda çıkarmışlar, sular, çamurlar içeride. Rutubetin içerisinde son derece sıhhatsiz kurallarda bir tarafını mutfak yapmış. Buzdolabı, ocak var lakin tımtıkır her şey ve orada yaşamaya çalışıyor bir tane çocuğuyla. Ve dedi ki, ‘siz deva bulursunuz tahminen, devlet yok mu artık’ dedi bana. Kocası da dedi ki; ‘çamurlandı üstün başın vekilim fakat biz buraya getirdik seni dolan oldu bizim halimiz’ dedi. Dolan nedir biliyor musunuz? Dolan, ‘asılsız, uydurma’ demek. Yani bu hükümet artık bir dolan hükümetidir.
‘Hükümet görülüyor ki artık palavra, dolan, talan hükümeti olmuş’
Ve son olarak, Cumartesi günü Milas’taydık. Zeytinlik alanlarda maden aramanın önünü açan Maden Yönetmeliği Değişikliğinin akabinde, Akbelen Ormanında zeytin ağaçlarını söküldü biliyorsunuz. Onlara takviyeye gitmiştik…Diyorlar ki orada İkizköylü’ler; ‘geçmişimizi, geleceğimizi, zeytinlerimizi söktürmeyeceğiz ve ranta kurban ettirmeyeceğiz, zeytinimizi de topraklarımızı da talan ettirmeyeceğiz. Evet, bu hükümet artık bir talan hükümetidir. Cek cak hükümeti olmaktan çıkmış hükümet görülüyor ki artık palavra, dolan, talan hükümeti olmuş”
